“Mutluluk İzni” Bir Şirketin Çalışanlarına Getirdiği Yeni Nesil Uygulama Dünya Gündeminde
Dünyada iş yaşamı giderek daha sert, daha hızlı ve daha çok baskı üreten bir hal alırken, bir şirketin başlattığı sıra dışı uygulama sosyal medyada büyük yankı uyandırdı, mutlu değilsen işe gelmek zorunda değilsin. “Mutluluk İzni” adı verilen bu uygulama, çalışanların yalnızca fiziksel değil, duygusal iyilik halini de dikkate alan yeni bir personel politikası olarak öne çıkıyor.
Uygulamanın Mantığı Ne
Şirket yöneticilerine göre asıl amaç, çalışanların “zoraki katılım” ile işe gelip hem kendi verimini düşürmesini hem de ekip motivasyonunu sarsmasını önlemek. Bu izin türünde, çalışan sebep belirtmeden, Sadece “bugün kendimi iyi hissetmiyorum” diyerek, Günlük izin alabiliyor. bu uygulama, özellikle pandemi sonrası hızla büyüyen “mental health” (zihinsel sağlık) farkındalığının bir yansıması olarak görülüyor, uzmanlara göre bu yaklaşım, modern iş yaşamında giderek artan tükenmişlik sendromuna karşı yenilikçi ve insancıl bir model. Zoraki çalışmanın, üretimi artırmak bir yana, ekiplere daha büyük zarar verdiğini söyleyen uzmanlar, çalışanlara böyle bir nefes alanı açmanın, Stresi azalttığını, Motivasyonu güçlendirdiğini, Şirkete olan bağlılığı artırdığını vurguluyor.
Sosyal Medyada Gündem Oldu
Uygulamanın duyurulması sonrası özellikle genç çalışanlar arasında büyük destek gördü. Platformlarda “Keşke her şirkette olsa”, “İşe değil huzura ihtiyacımız var”, “Yapılmış en insani uygulama” gibi yorumlar öne çıktı, bazı kullanıcılar ise bu iznin kötüye kullanılabileceğini savunarak tartışmaya farklı bir boyut kattı. bu uygulamayı ilk duyuran haber siteleri arasında bazı uluslararası iş dünyası portalları bulunuyor. Güncel olarak sosyal medya paylaşımları ve şirketin yaptığı resmi açıklamalar dışında doğruluğu şirket tarafından teyit edilmiş bilgiler öne çıkıyor. (Şu an için uygulamanın hangi ülke ve hangi şirket tarafından kesin olarak yapıldığı kuruluş tarafından açıklanmadı, ancak teyitli profesyonel çevrelerde konuşuluyor.) Uzmanlar, gelecekte şirketlerin sadece maaş ve yan hakları değil, duygusal refah politikalarını da rekabet unsuru olarak kullanmaya başlayacağını belirtiyor. Mutluluk izni, belki de önümüzdeki yıllarda “yeni nesil çalışma modellerinin” ilk örneklerinden biri olacak.