Nemesis, Yunan mitolojisinde intikamın basit ve öfkeli bir yüzü olmaktan çok daha fazlasıdır; o, evrende bozulan dengeyi sessizce hisseden, aşırıya kaçanı izleyen, kibri tartan ve insanın ya da tanrının haddini aştığı noktada devreye giren kozmik bir terazidir ve bu yönüyle Nemesis, adaletin geç gelen ama kaçınılmaz biçimidir. Kökeni çoğu anlatıda Nyx, yani Gece’ye bağlanır; bu bile tek başına onun ne kadar eski, ne kadar insani kurallardan bağımsız bir bilinç taşıdığını gösterir, çünkü Nyx’ten doğan varlıklar cezalandırmak için değil, dengeyi hatırlatmak için vardır ve Nemesis de tam olarak bunu yapar: suçun peşine düşmez, kibri bekler. Nemesis’in alanı günah değil, hubris, yani insanın ya da tanrının kendini olması gerekenden büyük görmesi, sınırlarını unutması, kaderin ve düzenin üzerinde bir yerde durduğunu sanmasıdır; Yunan düşüncesinde asıl affedilmez olan kötülük değil, ölçüsüzlüktür ve Nemesis, ölçüyü kaybeden her varlığın karşısına er ya da geç çıkar. Onun gelişi ani değildir; Nemesis acele etmez, bağırmaz, tehdit etmez, çünkü o sabrın tanrıçasıdır; izler, bekler ve kibir büyüyüp kendi ağırlığı altında çatladığında, sonuç artık kaçınılmaz hâle gelir; bu yüzden Nemesis’in adaleti çoğu zaman “tesadüf” gibi görünür, aslında ise uzun süredir biriken dengesizliğin doğal sonucudur.
Sanatsal betimlemelerde Nemesis’in kanatlı olması rastlantı değildir; bu kanatlar hız için değil, her yere ulaşabilme yetisi içindir, çünkü Nemesis’ten kaçış yoktur ve elinde taşıdığı ölçü çubuğu, terazi ya da dizgin, kaderin kontrol edilebilir olmadığını hatırlatan semboller olarak karşımıza çıkar; bazen bir tekerlekle tasvir edilir ki bu da talihin dönme hareketinin bir noktada tersine döneceğini anlatır. Mitlerde Nemesis, yalnızca bireyleri değil, toplulukları ve krallıkları da dengeler; aşırı refah, ölçüsüz güç, ahlaki çürüme ya da ilahi uyarıları hiçe sayma gibi durumlarda, felaketler Nemesis’in adı anılmadan gelir ve insanlar başlarına geleni şanssızlık sanırken, mitolojik düzlemde bu yaşananlar gecikmiş bir dengeleme olarak okunur.
Nemesis ile Tyche arasındaki ilişki bu noktada anlam kazanır; Tyche şansı dağıtırken kördür, kime ne verdiğini umursamaz, fakat Nemesis o dağıtımın sonuçlarını izler ve şansın kibir doğurduğu yerde teraziyi yeniden kurar; biri yükseltir, diğeri alçaltır ve bu iki güç birlikte kaderin düzensiz değil, döngüsel olduğunu gösterir. Psikolojik okumada Nemesis, insanın bastırdığı ama farkında olmadan büyüttüğü gölge yönlerinin dış dünyada sonuç olarak geri dönmesidir; aşırı özgüvenin çöküşe, küçümsemenin yalnızlığa, gücü yanlış kullanmanın kayba dönüşmesi Nemesis arketipinin insan bilincindeki yansımalarıdır ve bu yüzden Nemesis cezalandırıcı değil, öğreticidir.
Nemesis’in en sarsıcı yanı, onunla pazarlık yapılamamasıdır; adaklar, dualar, yakarışlar Nemesis’i durdurmaz, çünkü o karar veren bir yargıç değil, işleyen bir yasadır ve tıpkı yerçekimi gibi, ancak düştüğünde fark edilen bir gerçekliktir. Bu nedenle Yunan mitolojisinde Nemesis’ten korkulur ama ona tapınılmaz; çünkü o, iyilik ya da kötülük dağıtan bir tanrıça değil, ölçüyü unutanlara gerçeği hatırlatan bir kuvvettir ve belki de bu yüzden modern dünyada hala onun adını kullanırız, bir şeyin “nemesis’i” dediğimizde, aslında kaçınılmaz karşılığını kastediyor oluruz.