Bugün Günlerden: Mardin [ 26 Kasım 2025 ]


Bugün Günlerden: Mardin

Mardin…
Sanki zamanın durduğu, taşın dile geldiği, ışığın her sabah şehrin altın boyalarını yeniden fırçayla dokuduğu bir masal diyarı. Bugün Mardin’i yazmak yalnızca bir şehri değil, aynı anda bin yıldan fazla bir ruhu anlatmak demektir, farklı dillerin kardeşçe yankılandığı, taş sokakların hafif bir esintiyle bile geçmişi fısıldadığı bir yer burası. Mardin gökyüzüne yaslanmış bir şiirdir.

Tarihin Altın Şehri
Mardin’in dokusu, Mezopotamya’nın binlerce yıllık kültürel birikimini taşır, Mardin Kalesi şehrin tepesindeki kartal yuvası kalenin sessizliği, yüzyılların hikayesini taşıyan bir nöbetçi gibidir. Eski Mardin Taş Evleri sarı kalker taşlarının gün batımında aldığı bal rengi, bu şehrin en büyüleyici imzasıdır. Dara Antik Kenti Mezopotamya’nın Efes’i olarak bilinen bu antik kent, yeraltı yapılarıyla göreni büyüler, Zinciriye Medresesi Kubbesinden Mezopotamya ovası görünür, manzara insanın içini genişletir. Mardin’in tarihi Süryani, Arap, Kürt, Ermeni ve Türk kültürlerinin binyıllardır yan yana yaşadığı bir medeniyet senfonisidir.

Mardin’in Ruhu: Mistik ve Sessiz
Bu şehirde sabah ezanı ile çan sesi bazen aynı anda duyulur, Mardin’in gökyüzünde inançlar kavga etmez; yan yana süzülür, dar sokaklarında tütsü kokusu dolaşır, gümüş ustalarının çekici ince ince vurur, Mezopotamya ovasından gelen sıcak rüzgar, taş duvarlara eski hikayeler bırakır. Mardin’in ruhu mistik, derin, sakin, kadim…

Mardin Lezzetleri
Mardin mutfağı, baharatın ve inceliğin buluşma noktasıdır.
Kaburga Dolması
İrok (İçli Köfte)
Sembusek
Alluciye
Kibe Dolması
Mırra

Her yemek, bir medeniyetin kolektif hafızasını taşır. Her biri şehrin zarafetini evine taşıyan küçük birer anı, Telkari gümüş işlemeleri, Mardin sabunları, Badem şekeri, Mezopotamya motifli dokumalar. “Biraz yavaşla… Taşın bile konuştuğu bu şehirde, senin kalbin neden suskun kalsın?”