Bilge Karasu – Gece (1985) [ 02 Aralık 2025 ]


Bilge Karasu – Gece (1985)

Bilge Karasu – Gece (1985)

Pegasus Yayınları Roman Ödülünü alan bu roman, Türk edebiyatının en karmaşık, en çok katmanı olan ve bir o kadar da büyüleyici romanlarından biridir. Yalnızca bir hikaye değil, karanlığın içinde düşünmek üzerine bir edebi deneyimdir. Okuyan herkes için farklı bir anlama bürünür, çünkü roman hem bir kabustan hem de bir vicdanın iç sesinden oluşur.

Roman klasik anlamda bir olay örgüsüne sahip değildir. Bir anlatıcı vardır ama bazen o bile kim olduğunu bilmez. Kimi zaman bir yazar, kimi zaman bir ajan, kimi zaman bir devletin gölgesinde yaşayan bir birey oluverir. Roman, bir ülkede, gecenin karanlığıyla birlikte insanların birer birer kaybolduğu, devletin korku ve sessizlikle yönetildiği bir atmosferde geçer. Ancak gece sadece dışarıda değil, zihnin içinde de vardır. Okur yavaş yavaş anlar ki, bu karanlık, bir rejimin, bir vicdanın, bir korkunun ve bir kimliğin metaforudur.

Gece, baskının, korkunun ve bilinçaltının sembolüdür. Aynı zamanda aydınlanmaya giden yoldur, çünkü karanlığın içinden geçmeden ışık bulunmaz. Roman boyunca anlatıcı değişir, kişi zamirleri kayar; “ben”, “sen”, “o”. Bu belirsizlik, baskı altında kimliğini yitiren bireyin ruh halini yansıtır. Roman totaliter sistemlerin içsel etkisini anlatır ama isim vermez. Çünkü bu durum her yerde ve her dönemde olabilir. Birinin kaybolması, diğerinin susması, gecenin sessizliğiyle örtülür. Yazar, romanı yazarken hem suç ortağı hem tanıktır. Yazı, hem bir kurtuluş hem bir ihanet aracıdır. Bilge Karasu, burada edebiyatın kendisini de sorgular; “Yazmak, birini kurtarabilir mi, yoksa birini ele vermek midir?”

Roman, karanlıkla insanın iç sesi arasında bir labirenttir, her cümlesi anlamdan çok yankı taşır. Yavaş okuyun, not alın, bazı satırlara iki kez dönün, çünkü “gece” sadece dışarıda değil, insanın içinde de başlar.