Zihnin Karaladığı En Eski Hikaye; Korku [ 28 Kasım 2025 ]


Zihnin Karaladığı En Eski Hikaye; Korku

Hissin Karanlık Yüzü: Korkuyla Yüzleşmek

Korku; insan zihninin duvarlarına sinmiş, kimsenin görmek istemediği o ince çizgi. Kimine göre bir hayatta kalma mekanizması, kimine göre geçmişin hiç susmayan yankısı. Ama çoğumuzun bilmediği bir şey var: Korku, bizi öldürmek için değil, bir şey söylemek için gelir.

Modern psikoloji korkunun, zihnin alarm düğmesi olduğunu anlatır. Fakat bazen bu düğme bozulur ya hiç susmaz ya da hiç çalmaz. Arada kalınca ortaya çıkan şey de, işte o bohem görünen, karanlıkla arkadaşlık eden ruh halidir. Gece çökerken, karanlık yalnızca dışarıda değildir. İçimizde de perde çeker bir şeyler. Bazen bir ses: “Ya her şey bir anda mahvolursa?” Bazen bir gölge: “Ya düşündüğün kişi aslında sen değilsen?” Korku bizi sessizce izler. Ve biz çoğu zaman o gölgenin aslında kendimizin çarpılmış bir yansıması olduğunu unutuyoruz.

Psikologlara göre korku üç şeyden oluşur: 

Belirsizlik; “Ne olacağını bilmiyorum.” Bohem ruhların en sevmediği ama en çok bağımlı olduğu şeydir.

Kontrolsüzlük; “Durduramıyorum.” Zihnin en tehlikeli hikayeleri bu noktada yazılır.

Yalnızlık Varsayımı; “Bu sadece benim başıma geliyor.” Oysa korku evrensel bir dildir; hepimiz benzer gölgeleri taşırız.

Bu üçü birleştiğinde, insan karanlığı romantikleştirmeye başlar. Geceler daha çekici olur. Sessizlik bir şarkıya dönüşür ve insan fark etmese de, kendi içine doğru yavaş bir iniş başlar.

Korku çoğu zaman bir hayalet gibi görünür, ama aslında; derinlerde kalmış bir çocukluk anısı, yarı unutulmuş bir kırgınlık, kaybedilme ihtimali, birinin gitmesi ya da kendimizi kaybetme korkusudur. Zihin bazen bu duyguları canavar gibi gösterir çünkü yüzleşmek çok zordur.

Ama psikologların söylediği gibi: Korku yüzleştikçe küçülür, kaçtıkça büyür.