Yılın sonuna yaklaşırken gökyüzü, sanki takvimin kapanış cümlesini kendi ışığıyla yazmak ister gibi, her yıl olduğu üzere Aralık ayının ortasında Geminid meteor yağmurunu sahneye çıkarır ve bu göksel olay, yalnızca “yıldız kayması” olarak geçiştirilemeyecek kadar köklü, düzenli ve etkileyici bir kozmik döngünün parçası olarak insanlıkla yeniden buluşur; çünkü Geminidler, sıradan bir kuyruklu yıldız artığı değil, 3200 Phaethon adlı sıra dışı bir gök cisminin ardında bıraktığı yoğun parçacık bulutundan kaynaklanır ve bu özelliğiyle gökyüzü olayları arasında bilim insanlarının bile hala ilgiyle izlediği istisnai bir yere sahiptir. Dünya, her yıl Aralık ayının 4’ünden itibaren bu parçacık akışının içine girmeye başlar ve yaklaşık on gün boyunca, özellikle 13–14 Aralık gecelerinde, atmosferle temas eden bu kozmik tozlar saniyeler içinde yanarak gökyüzünde parlak, kısa ama akılda kalan izler bırakır; bu izler kimi zaman beyaz, kimi zaman sarıya çalan, hatta yeşilimsi tonlara bürünen ışık çizgileriyle gökyüzünü adeta görünmez bir kalemin hızla çizdiği eskizlere dönüştürür.
Geminid meteor yağmurunu özel kılan unsurlardan biri de, diğer birçok meteor yağmurunun aksine, gece yarısından sonra değil, akşam saatlerinden itibaren gözlemlenebilmesi ve bu sayede gökyüzü meraklılarına uzun ve sabırlı bekleyişler gerektirmeden izleme imkanı sunmasıdır; özellikle ışık kirliliğinden uzak bir noktada, çıplak gözle, herhangi bir teleskop ya da özel ekipmana ihtiyaç duymadan, gökyüzüne yöneltilmiş birkaç dakikalık sessiz dikkatle bile bu kozmik hareketliliğe tanıklık etmek mümkündür. Bilimsel açıdan bakıldığında Geminidler, saatte onlarca hatta uygun koşullarda yüzü aşan meteor sayısıyla yılın en verimli meteor yağmurlarından biri kabul edilirken, kültürel ve duygusal açıdan ise insana zamanı, geçiciliği ve evrenin kendi ritmi içinde ne kadar küçük ama aynı zamanda ne kadar ayrıcalıklı bir tanık olduğumuzu hatırlatır; çünkü her bir meteor, aslında milyonlarca yıldır uzayda süzülen bir parçacığın, Dünya atmosferine değdiği anda yok oluşunu ve aynı anda bir görsel hafızaya dönüşmesini temsil eder.
Bu nedenle Geminid meteor yağmuru, yalnızca astronomi takviminde işaretlenmiş bir doğa olayı değil, yılın bitimine yaklaşırken gökyüzünün insanlığa sunduğu sessiz ama güçlü bir kapanış sahnesi gibidir; soğuk bir Aralık gecesinde başınızı göğe kaldırdığınızda, bir anlığına beliren o ışık çizgisi, belki de takvimden düşen son günlerin evrensel bir selamıdır.