Türk Tarihinde Şamanizm [ 04 Aralık 2025 ]


Türk Tarihinde Şamanizm

Türk Tarihinde Şamanizm Köklerdeki Güç, Kültürdeki Yankı

Türklerin Orta Asya bozkırlarından geldiği dönemleri anlamak için yalnızca savaşlarını, göçlerini, devletlerini değil, ruh dünyalarını da bilmek gerekir. O ruh dünyasının merkezinde ise Şamanizm vardır. Şamanizm, Türklerin ilk inanç sistemi olarak kabul edilmese de, uzun yüzyıllar boyunca kültürün temel omurgasını oluşturmuş; devlet yapısından günlük yaşama, sanattan hukuka kadar pek çok alanı etkilemiştir. Bu inanç sistemi yalnızca dini bir çerçeve değil, aynı zamanda hayatı okuma biçimi, evreni algılama modeli ve insan-doğa ilişkisini düzenleyen felsefi bir yapıdır.

Şamanizm’in Türk Kültüründeki Temel İlkeleri
Gök – Yer – Yeraltı Üçlüsü (Kozmos Anlayışı). Türk şaman inancında evren üç katmandır;

Gök (Üst Dünya): Işığın, iyiliğin, koruyucu ruhların bulunduğu yer.
Yer (Orta Dünya): İnsanların yaşadığı, ruhlar ile canlıların iç içe geçtiği alan.
Yeraltı (Alt Dünya): Karanlık ruhların, hastalıkların ve dönüşümün mekanı.

Bu üç katman, Türk mitolojisi ve destanlarında sık sık karşımıza çıkar: Tengri, Umay Ana, Erlik Han gibi figürler bu kozmik düzenin simgeleridir.

Şaman/Kam Figürü ve Rolü; Türk toplumunda şamanlara kam denirdi. Kamlar hem din adamı hem de healer (şifacı), psikolog, tören yöneticisi, gelecek okuyucusu, toplumsal arabulucu gibi işlevlere sahipti.

Kamlar, ruhlarla iletişime geçer, hastaları tedavi eder, kurban törenlerini yönetir, kabileyi kötü ruhlardan korur, Gök Tanrı’ya sunular hazırlardı. Bugünün Türk kültüründe “aksakallı bilge”, “büyücü dede”, “kocakarı ilaçları”, “ocak geleneği” gibi pek çok unsur, Şamanizm’den kalma yankılardır.

Türk Devlet Yapısında Şamanizm Etkisi

Türk hükümdarlarına kut verdiğine inanılan Gök Tengri, devletin ilahi meşruiyet kaynağıydı.

Kut İnancı; hükümdarın yönetme yetkisini Tanrı’nın verdiğine inanılırdı. Bu yetki kaybedilirse devletin de sonunun geleceği düşünülürdü. Bu anlayış Selçuklu ve Osmanlı’ya kadar taşınmıştır. Kurultaylarda törenler, Kağanın seçilişi, Tahta çıkarma ayinleri, ordu duaları tamamen Şamanist kökenli ritüellerdi.

Günlük Yaşamda Şamanizm’in İzleri, Ateşin Kutsallığı
Türklerde ateş hem arınma hem de koruyucu bir güçtü. Bugün hala “ateşten atlama”, “nazara karşı tütsü yakma”, “kötü enerjiyi yakma” gibi pratikler bozkırdan gelen mirastır.

Ağaç Kültü; Kutsal ağaçlar, özellikle kayın ağacı, hem gökle hem yerle bağlantı kuran bir yaşam simgesiydi. Bugün Anadolu’da dilek ağaçlarına bez bağlama geleneğinin kökeni Şamanizm’dir.

Su ve Dağ Kültü; Türklerde dağlardan su içmenin, dağların ruh taşıdığının düşünülmesi dağ başlarına kurban bırakılması hep Şamanizm’in devamıdır.

Türk Mitolojisinin Şamanist Temeli
Destanlarımızın çoğunun omurgasında Şamanist semboller vardır;

Ergenekon: Demirin kutsallığı, yeniden doğuş ritüeli.
Oğuz Kağan Destanı: Gök, ışık, bozkurt rehberliği.
Dede Korkut Hikayeleri: Kamlık geleneğinin izleri.

Türk mitolojisi, birebir Şamanist dünya görüşünün sanat haline gelmiş halidir.

Müslümanlık Sonrasında Bile Silinmeyen Şamanist İzler
İslamiyet kabul edildikten sonra bile Türkler birçok Şamanist unsuru senkretik bir şekilde yaşamaya devam etti, yatırlara çaput bağlama, al basması inanışı, ocaklı şifacılar, nevruz ateşi, kurşun dökme, nazar inanışı, köylerdeki yağmur duası. Bunların büyük kısmı bozkır döneminden kalma ritüellerdir.

Türk Sanatı ve Sembolizmde Şamanizm
Bozkurt motifi, hayvan başlı kam maskeleri, tüylü davul sapları, gök yönlerini temsil eden renkler (mavi-doğu, kırmızı-güney, beyaz-batı, siyah-kuzey) bugün hala Türk tasarım ve sembollerinde yaşamaktadır. Hatta Kayı boyu damgası ve birçok Oğuz damgası Şamanist sembolizmin devamıdır.

Modern Türk Kimliğinde Şamanizm’in Yankısı
Bugün bile Şamanizm: Türk psikolojisindeki güçlü “özgürlük” algısında, doğa ile bağ kurma geleneğinde, milletin “göğe bakan” ruhunda, mitolojiye olan sahiplenmede, Türk kültürünün en eski seslerinden biri olan Şamanizm bize hala bir şey fısıldıyor: “Köklerin güçlü olursa, gökyüzüne uzanırsın.”

Araştıran-Yazan
Serkan ÖZKAN