Tuhaf Olana Alışmak... [ 20 Aralık 2025 ]


Tuhaf Olana Alışmak...

Bu dünyada kurallar tersine döndüğünde ilk fark edilen şey kaos olmaz; tam tersine, garip bir sakinlik çöker insanın içine, çünkü alışılagelmiş olanın bozulması, uzun süredir sorgulanmadan kabul edilen düzenin aslında ne kadar kırılgan olduğunu açığa çıkarır ve bu görselde olduğu gibi, normalde suyun içinde olması gereken bir balığın ormanın ortasında, ağaçların arasında süzülmesi tuhaflıktan çok, rahatsız edici bir mantıklılık hissi yaratır.

Balık burada bir metafordur ama alışıldık anlamıyla değil; özgürlüğü, bolluğu ya da kaçışı temsil etmez, aksine yanlış yerde olmanın normalleşmesini simgeler, çünkü bu dünyada artık herkes biraz yanlış yerdedir ve kimse bunu yüksek sesle söylemez, zira ters psikolojinin en güçlü yanı, insana içinde bulunduğu durumu sorgulatmak yerine ona uyum sağlamayı öğretmesidir.

Kuralların değiştiği bu evrende, insan sudan çıkmış balık değildir; balık ormana girmiştir ve insan da buna bakıp “demek ki artık böyle” diye düşünür, çünkü uzun süre anlamlandıramadığı şeylerle yaşayan zihin, bir noktadan sonra anlam aramayı bırakır ve gördüğünü kabul etmeyi öğrenir. Bu yüzden burada şaşkınlık kısa sürer, yerini sessiz bir kabulleniş alır.

Ters metafor tam da burada çalışır, normalde insan doğaya uyum sağlamak zorundayken, bu dünyada doğa kuralsızlığa uyum sağlamıştır; mantık ters yüz olmuştur ama kimse bunu devrim gibi yaşamaz, aksine yeni düzen, eski düzenin üstüne usulca örtülmüş gibidir ve bu da en tehlikeli dönüşüm biçimidir, çünkü bağırmaz, sarsmaz, sadece alıştırır.

Bu görseldeki insan figürü, balığa hayranlıkla bakan bir kaşif değildir; o, olup bitene müdahale etmeyen, sadece tanıklık eden bir varlıktır ve elindeki olta ya da duruşu, kontrol hissinin sembolü gibi görünse de aslında bu yeni düzende insanın tek rolü izleyici olmaktır; kurallar değişmiştir ama sorumluluklar hala bireyin omzundadır, sadece artık kimse yön sormaz.

Ters psikoloji burada sessizce işler; insan, yanlış olanın sürekliliğiyle karşı karşıya kaldığında, doğruyu savunmak yerine kendini yanlışın içine adapte eder, çünkü direnmek enerji ister, kabullenmek ise yorgun zihne daha kolay gelir; balığın ormanda olması, bir anormallik değil, yeni bir norm hâline gelir ve asıl tuhaf olan, buna hâlâ şaşıranların kalmış olmasıdır.

Bu dünya, kuralların bozulduğu bir distopyadan çok, kuralların fark edilmeden değiştirildiği bir geçiş alanıdır; kimse “artık böyle yaşayacaksınız” dememiştir ama herkes buna göre hareket etmeye başlamıştır ve bu yüzden tehlike dışarıda değil, içeridedir. İnsan, kendi iç pusulasını güncellemeden yeni haritalarla yol almaya çalışmaktadır.

Sonunda şu soru kalır geri; balık ormanda mı kaybolmuştur, yoksa biz mi artık suyun nerede olduğunu unuttuk; çünkü ters metaforların en acı tarafı, bizi şaşırtmak değil, alıştığımız şeylerin aslında ne kadar ters olduğunu geç fark etmemizi sağlamasıdır ve bu dünyada en büyük yanılgı, her şeyin ters gitmesine rağmen hala doğru yolda olduğumuzu sanmaktır.