Bir Keşif, Bir Sessizlik
Peru’nun kuru çöllerinde, rüzgarın bile tarih koktuğu topraklarda bir söylenti dolaşmaya başladı:
“İnsan bedeni taş kesilmiş.”
İlk bulgular, Nazca bölgesine yakın dağlık alanlarda ortaya çıktı. Arkeologlar önce inanmadı. Ama kazılar derinleştikçe, insan biçiminde taşlaşmış kalıntılar ortaya çıkmaya başladı.
Kimi dik duruyordu, kimi sanki kaçarken donmuştu. Yüz hatları, kas yapıları, hatta parmak detayları bile korunmuştu.
Ama bu bir sanat eseri değildi gerçek dokuların taşlaşmış hali gibiydi.
Bilim Ne Diyor?
Uzmanlar bu olayın birkaç olasılıkla açıklanabileceğini söylüyor: Volkanik patlamalar sırasında ani kül tabakasıyla kaplanma,
Mineralleşmiş yeraltı suyu temasının binlerce yılda dokuyu taşlaştırması, ya da bazılarına göre henüz bilinmeyen kimyasal bir süreç.
Bazı bedenlerin yaşı karbon testlerine göre binlerce yıl öncesine uzanıyor. Ancak en şaşırtıcı olan, bazılarının sanki “bir anda” donarcasına sabit kalmış olması. Ne korku ifadesi değişmiş, ne hareket tamamlanmış.
Efsaneler ve İnançlar
Yerel halk, bu taşlaşmış figürlere “Tanrı’nın laneti” diyor.
Nazca mitolojisinde, gökyüzünden gelen varlıkların bazı insanları ışığın içinde dondurduğuna inanılıyor.
Bazı yaşlılar hala geceleri bu taş figürlerin çevresinde ateş yakmaz, çünkü onların “ruhu hala oradadır.”
Bilim, taşlaşmayı açıklamaya çalışıyor; inanç ise anlam yüklemeye. Belki de bu iki uç arasında, insanın doğayla olan kaderi gizli.
Taşlaşmış bedenler bize şunu hatırlatıyor: Zaman bazen sadece akar, bazen de durur ve durduğu yerde, bir hikaye taş kesilir.