Frekans Herkesi İyileştirebilir Mi? [ 10 Aralık 2025 ]


Frekans Herkesi İyileştirebilir Mi?

Frekans herkesi iyileştirir mi sorusu, genelde içinde umut saklayan yumuşak bir beklentiyle sorulur; oysa bu soru dikkatle dinlendiğinde, arkasında çok daha sert, çok daha çıplak bir hakikat taşır, çünkü frekans dediğimiz şey bir merhem gibi herkese aynı şekilde sürülen bir şifa dili değil, insanın iç yapısıyla temas ettiğinde onun hangi noktadan kırılmaya, hangi noktadan güçlenmeye müsait olduğunu açığa çıkaran görünmez bir basınç alanıdır. Bazı insanlar için frekans yükselmesi, iç dünyalarında yıllardır bastırılmış korkuların, ötelenmiş yüzleşmelerin ve hiç bakılmamış duygusal enkazların yumuşak bir biçimde çözülmesi anlamına gelirken, bazı insanlar için aynı süreç, kimlik sandıkları kabukların çatlaması, kendilerini tanımlamak için kullandıkları hikayelerin dağılması ve “ben buyum” dedikleri yapının altının boşalması gibi deneyimlenir; işte tam da bu noktada frekans şifa olmaktan çıkar, çünkü şifa her zaman sakinleştirmez, bazen insanın kaçtığı gerçeği bütün çıplaklığıyla önüne koyar.

Frekans kimseye yeni bir kişilik vermez, aksine insanın zaten içinde taşıdığı ama bastırdığı her şeyi büyüterek görünür hale getirir; sevgiyle teması güçlü olan bir bilinç daha şefkatli hale gelirken, korkuyla örgülenmiş bir iç dünya aynı titreşim alanında daha fazla kaygı, daha fazla çözülme ve hatta dağılma yaşayabilir, çünkü frekans yükseldikçe bastırma mekanizmaları çalışmaz, zihin susturamaz, ego saklanamaz. Bu yüzden “parçalanma” dediğimiz şey çoğu zaman frekansın zarar vermesinden değil, insanın kendi iç gerçekliğine hazırlıksız yakalanmasından doğar; uzun süre düşük frekansta, yani otomatik yaşam kalıplarında, alışkanlıkla, kaçınmayla ve ertelemeyle yaşayan bir bilinç, ani bir titreşim değişiminde adeta oksijensiz kalmış gibi sersemleyebilir, çünkü artık eski savunmalar işe yaramaz, yeni bir iç düzen henüz kurulmamıştır.

Şunu kabul etmek gerekir ki frekans yükselmesi herkes için aynı anda ve aynı hızda yaşanması gereken bir evrensel hedef değildir; bazı insanlar için bu süreç yavaş, sindire sindire ilerlediğinde iyileştirici olurken, bazıları için zamansız ve taklit edilmiş bir yükseliş denemesi psikolojik kopuşlara, yönsüzlüklere ve “benliğini kaybetme” hissine dönüşebilir, ki bu durum genellikle spiritüel gelişim sanılarak alkışlanır ama aslında iç bütünlüğün dağılmasıdır. Frekans, insanı iyi ya da kötü yapmaz; insanın ne kadar hazır olduğunu, neyi taşımaya gücü olduğunu ve hangi iç yüklerle yüzleşebileceğini açığa çıkarır, bu yüzden bazı insanlar frekansla temas ettiğinde iyileşir, sadeleşir ve derinleşirken, bazıları için aynı temas parçalanma gibi yaşanır, çünkü iyileşme her zaman yükselmek değil, bazen durmak, bazen geri dönmek ve bazen de karanlıkta beklemeyi göze almaktır. Gerçek şifa, frekansı yükseltmekten çok, insanın kendi iç titreşimine dürüst olabilmesinde başlar; aksi halde frekans, iyileştiren bir ışık olmaktan çıkar ve hazırlıksız zihinler için fazla parlak bir gerçekliğe dönüşür.