Atmaca yakalamak ve elde tutmak, Doğu Karadeniz insanı için yalnızca bir avcılık pratiği ya da kuşla kurulan teknik bir temas değil, sabır, sezgi ve karşılıklı sınır bilinci gerektiren derin bir ilişki biçimi olarak görülür; çünkü atmaca zor yakalanır, kolay alışmaz ve asla tam anlamıyla sahip olunabilecek bir varlık değildir, tıpkı bölge insanının kendisi gibi, serttir, özgürlüğüne düşkündür ve baskıya boyun eğmez, bu yüzden onu yakalamak güç isterken elde tutmak ancak incelik, dikkat ve ölçüyle mümkündür.
Bu bağlamda atmacayı tutabilmek, kaba kuvvetin değil, zamanlamanın, gözlem gücünün ve karşısındakinin doğasına saygı duymanın bir göstergesi sayılır; Doğu Karadeniz insanının ilişkilerinde, hayata tutunuşunda ve dünyayla kurduğu mesafede de benzer bir mantık işler, fazla sıkarsan kaçar, hoyrat davranırsan yaralanır, ama doğru mesafeyi bilirsen hem birlikte var olur hem de birbirini tüketmeden yol alırsın, bu yüzden atmaca ile kurulan bağ aslında insanın kendi doğasıyla kurduğu ilişkinin sessiz bir anlatımıdır.
Atmaca ile Lazlar arasındaki ilişki, folklorik bir benzetmeden öte, coğrafyanın insan karakterine sinmiş bir hâlin sembolik ifadesi olarak okunabilir; Laz insanı gibi atmaca da yerinde durmayan, çevik, dikkatli, ani tepkiler verebilen, bulunduğu alanı iyi tanıyan ve dışarıdan bakıldığında sert ya da hırçın sanılsa da aslında son derece zeki ve sezgisel bir doğaya sahip bir varlıktır, bu yüzden atmaca Karadeniz’in özellikle Laz kültüründe sadece bir kuş değil, mizaçla örtüşen bir ruh hâli olarak görülür.
Lazların hızlı konuşması, keskin mizahı, ani parlamaları ama aynı hızla sakinleşmeleri, atmaca metaforuyla yan yana geldiğinde anlam kazanır; çünkü atmaca da gereksiz yere saldırmaz, boşuna enerji harcamaz, doğru anı bekler ve refleksle hareket eder, bu benzerlik Laz insanının doğayla kurduğu iç içe, pratik ve hayatta kalmaya odaklı ilişkinin bir yansımasıdır ve belki de bu yüzden atmaca üzerinden yapılan benzetmeler bir aşağılama değil, aksine çevikliğin, uyanıklığın ve özgürlüğe düşkün bir karakterin kabulüdür.