Bazen hayatın en büyük kahramanları, en küçük görünenlerdir. Bir vidanın sesi bile neredeyse duyulmaz; fakat o sessizlik, arkasında dev bir gücü taşır. Bugün kullandığımız neredeyse her şey, bir yerinden vidalarla birbirine bağlıdır. Peki, bu küçük buluş hiç var olmasaydı ne olurdu? Hayal etmek bile şaşırtıcıdır.
İlk olarak günlük yaşamdan başlayalım. Kapılar açılıp kapanmaz, dolap kapakları sallanırdı. Gözlüklerin sapları birkaç gün içinde gevşer, çocuk oyuncakları iki oynanışta dağılırdı. Çünkü vidanın yaptığı şey, iki parçayı sağlam bir şekilde bir arada tutmaktır. O yoksa hiçbir şey tam anlamıyla sabit kalamaz. Eşyalar sürekli tamir bekler, evde bant, çivi, yapıştırıcı kullanmak neredeyse bir rutin haline gelirdi. Her şey geçici olurdu.
Yapılardaki etkisi daha bile tehlikeli olurdu. Modern binalar, köprüler, asansörler, merdiven korkulukları hepsi sayısız vida ile güçlendirilir. Vida olmadan sadece çiviler ve yapıştırıcılarla bu yükler taşınamaz. Deprem, rüzgar, sallanma bunların hepsi yapıları kısa sürede zayıflatırdı. Yağmurun yıllarca vurduğu bir balkon korkuluğunun çivilerle tutunduğunu düşünmek bile ürkütücü. Vidalar yoksa güvenlik diye bir şey olmazdı. Alternatif yöntemler elbette vardı: çiviler, kilitli geçme sistemleri, kelepçeler ama hiçbiri vidanın gücüne yaklaşamazdı.
Asıl büyük darbe teknolojide hissedilirdi. Telefonlar, bilgisayarlar, fotoğraf makineleri, arabalar, uçaklar… bunların içindeki her parça milimetrik vidalarla sabitlenir. Vida yoksa teknoloji kırılgan bir oyuncak olurdu. Tamir edilemez, taşınamaz, bir kere bozuldu mu çöpe atılırdı. İnsanlık elektronik çağın kapısından içeri giremezdi. Seri üretim yavaşlar, makineler sökülemez hale gelir, bir parçanın bozulması tüm sistemi kullanılmaz yapardı.
Sanayi devrimine kadar gidelim. Fabrikaların, motorların, makine gövdelerinin hepsi vidalar sayesinde sökülüp monte edilebilir. Bir makine bozulduğunda sadece parça değişir; tüm makine değil. Bu sayede üretim hızlanır. Vida ve tornavida, tarihin görünmez hızlandırıcısıdır. Onlar olmadan ilerleme çok daha yavaş gerçekleşirdi. Belki de bugün kullandığımız pek çok teknoloji, modern hızına hiçbir zaman ulaşamazdı.
İşin komik tarafı da var. Eve usta değil, “bantçı” çağırmak zorunda kalırdık. Dolap sallanınca bantla sarılır, kapıdan ses gelince silikon sürülür, çatlayan her yer geçici çözümlerle doldurulurdu. Tamircilik, bant ve yapıştırıcı sanatına dönüşürdü. Bir şakaya benzer ama gerçek payı çok yüksektir: vidanın olmadığı bir dünyada, hiçbir şey tam anlamıyla sağlam olmazdı.
Sonuç olarak vida ve tornavida, küçük birer metal parçadan çok daha fazlasıdır. Onlar bütün uygarlığı bir arada tutan gizli bağlardır. Güvenliği sağlar, teknolojiyi mümkün kılar, tamiri kolaylaştırır, hayatı dayanıklı yapar. Bir vidanın yokluğu belki tek bir parça gibi görünür ama aslında bütün bir sistemi etkiler.
Bu yüzden düşünüldüğünde; dünyayı ayakta tutan şey bazen bir vidadan daha fazla değildir. Bazen küçük bir vida, bütün hayatın dengesidir.