Dijital Dünyada Israrlı Takip Suçu
Türk Ceza Kanunu’nun 123/A maddesi ile düzenlenen ısrarlı
takip suçu, bireylerin huzur ve güvenliğini korumayı amaçlamaktadır. Israrlı
takip suçu, mağdurun huzur ve güvenliğini bozan sürekli takip davranışlarını
cezalandırır. Bu suç, yalnızca fiziksel takip ile değil, haberleşme ve iletişim
araçlarını, bilişim sistemleri kullanarak dijital ortamda ve sosyal medya
üzerinden yapılan rahatsız edici eylemlerle de ortaya çıkabilir. Özellikle
dijitalleşen dünyada, suçun işlenme biçimleri de değişmiş; telefon, sosyal
medya ve e-posta gibi araçlar üzerinden mağdurların sürekli rahatsız edilmesi
yeni bir boyut kazanmıştır.
Sosyal Medya Üzerinden Israrlı Takip Ne Demek? Hangi
Hallerde Suç Oluşur?
Günümüzde sosyal medya platformları (Instagram, Facebook, Twitter, WhatsApp vb.) failin mağdura kolayca ulaşmasını sağlamaktadır. Yüksek mahkeme kararlarına göre;
Bu gibi davranış ve eylemlerin, mağdurda ciddi korku ve
endişe yaratması halinde ısrarlı takip suçunun oluştuğu değerlendirmektedir. Ayrıca
sosyal medya platformları üzerinden tehdit içerikli mesajlar gönderilmesi ise
hem ısrarlı takip hem de tehdit suçunu aynı anda oluşturabilir. Tehdit, ısrarlı
takip suçunun nitelikli halidir ve cezayı ağırlaştırıcı bir unsurdur.
Yüksek mahkemenin emsal kararları, ısrarlı takip suçunun
dijital boyutunu açıkça ortaya koymaktadır. Sosyal medya üzerinden yapılan
sürekli rahatsızlıklar, mağdurun huzur ve güvenliğini bozduğu için suç
kapsamına alınmıştır. Bu yaklaşım, dijital çağda bireylerin özel hayatının
korunması açısından büyük önem taşımaktadır.
Unutulmamalıdır ki, sosyal medya hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Ancak bu alan, özgürlük kadar sorumluluk da gerektirir. Başkasının huzurunu bozacak, güvenliğini tehdit edecek davranışlardan uzak durmak hem hukuki bir zorunluluk hem de insani bir görevdir.