Sosyal Medya Cahilleri [ 23 Aralık 2025 ]


Sosyal Medya Cahilleri

Sosyal medya cahilliği, bilgiye ulaşmanın tarihte hiç olmadığı kadar kolaylaştığı bir Çağda, bilginin kendisinden çok görünürlüğünün değer kazandığı, düşünmenin yerini paylaşmanın, anlamanın yerini tepki vermenin aldığı tuhaf bir çelişki olarak karşımıza çıkar ve bu cahillik türü, klasik anlamdaki bilmeme halinden çok daha gürültülü, çok daha iddialı ve çok daha özgüvenlidir.

Bu yeni cahillik biçiminde insanlar, bir konuyu öğrenmeden fikir sahibi olmayı, bağlamını kavramadan yargı dağıtmayı, okumadan hüküm vermeyi neredeyse bir hak gibi görür; çünkü algoritmalar, doğruluğu değil etkileşimi, derinliği değil hızı, düşünceyi değil tepkiyi ödüllendirir ve böylece yüzeyde kalmak bir kusur olmaktan çıkıp bir stratejiye dönüşür.

Sosyal medya cahili, çoğu zaman yanlış bilgi yaydığının farkında bile değildir; çünkü onun için bilgi, doğruluğu test edilen bir şey değil, kendi düşüncesini desteklediği sürece işe yarayan bir araçtır ve bu nedenle bir cümleyi paylaşmadan önce “Bu doğru mu?” diye sormaz, “Bu bana yakışıyor mu, benim tarafımı güçlendiriyor mu?” diye sorar. Bu durum en çok da cehaletin cesaretlenmesine yol açar; eskiden bilmediğini bilen insan susardı, şimdi bilmediğini bilmeyen insan konuşur, hem de yüksek sesle, kesin ifadelerle, küçümseyici bir dille ve çoğu zaman karşısındakini cahillikle suçlayarak, çünkü sosyal medyada en tehlikeli şey bilgisizlik değil, bilgisizliğin kendini bilgi sanmasıdır.

Üstelik bu cahillik bireysel bir sorun olmaktan çıkıp toplumsal bir hale büründüğünde, tartışmalar fikir alışverişi olmaktan uzaklaşır, konuşmalar anlam üretmez, sadece cepheleşme yaratır; herkes kendi yankı odasında alkışlanır, kendi doğrularını mutlak sanır ve farklı düşüneni ikna etmeye değil susturmaya çalışır.

Sosyal medya cahilliği aynı zamanda sabırsızdır; uzun metinlerden sıkılır, karmaşık düşünceleri boş yapma diye etiketler, emek isteyen analizleri fazla kasmışsın diyerek küçümser, çünkü yüzeyde kalmak hızlıdır, derinleşmek ise rahatsız edicidir ve rahatsızlık, bu çağın en sevmediği duygudur. Belki de asıl sorun, herkesin konuşabildiği bir dünyada, dinlemenin değersizleşmiş olmasıdır; çünkü dinlemek, yavaşlamayı, şüphe duymayı ve gerekirse fikrini değiştirmeyi gerektirir, oysa sosyal medya cahili için fikir değiştirmek bir gelişim değil, bir yenilgi gibi algılanır.

Sonuçta sosyal medya cahilliği, teknolojinin değil, insanın zaaflarının ürünüdür; görünür olma arzusu, haklı çıkma ihtiyacı ve düşünmeden tepki verme alışkanlığı birleştiğinde, ortaya çok sesli ama az anlamlı bir kalabalık çıkar ve belki de bu çağda gerçek bilgelik, her şeye cevap vermek değil, ne zaman susacağını, ne zaman düşüneceğini ve neyi paylaşmamayı seçeceğini bilmektir.