Sessizliğin Manzarası Pierre Loti Tepesi [ 14 Aralık 2025 ]


Sessizliğin Manzarası Pierre Loti Tepesi

Pierre Loti Tepesi

İstanbul’un Sessiz Hafızasına Bakan tepe

Pierre Loti Tepesi, İstanbul’un gürültüsünden yukarı doğru çıktıkça seslerin azaldığı, kelimelerin yavaşladığı ve insanın kendi iç ritmini yeniden duymaya başladığı nadir duraklardan biridir; burası yalnızca bir manzara noktası değil, şehrin yüzyıllardır biriktirdiği duygulara yukarıdan bakılan, zamanla mesafenin aynı anda hissedildiği bir eşiktir. Haliç’i ayaklarınızın altına seren bu tepe, İstanbul’u fetheden ya da kaybeden kalabalıklardan değil, onu anlamaya çalışan yalnız bakışlardan beslenir. Buraya çıkan yol, aslında bir yükselişten çok bir arınma gibidir; aşağıda kalan sokaklar, telaşlar ve hesaplar geride bırakıldıkça şehir, karmaşık bir organizma olmaktan çıkar ve bir hatıraya dönüşür. Haliç’in kıvrılarak uzanan silueti, sanki İstanbul’un kendisi değil de İstanbul’un geçmişteki bir rüyasıymış hissi verir; cami kubbeleri, eski evlerin çatılarından yükselen duman izleri ve suya düşen solgun ışıklar, bakana bugünden çok geçmişi düşündürür.

Pierre Loti Tepesi’nin mistik etkisi, ihtişamdan değil sadelikten gelir; burada insan, şehri fetheden güçleri değil, ona sabırla katlanan zamanı görür. Mezarlıkların arasından süzülerek gelen rüzgar, hayatla ölüm arasındaki mesafenin ne kadar ince olduğunu hatırlatırken, aşağıdaki Haliç’in ağır akışı, İstanbul’un hiçbir zaman acele etmediğini fısıldar. Bu yüzden Pierre Loti, hızlı bakışların değil, uzun suskunlukların yeridir. Adını aldığı Fransız yazar Pierre Loti’nin İstanbul’a duyduğu derin hayranlık, bu tepede yalnızca romantik bir iz olarak değil, bir bakış biçimi olarak yaşar; burası İstanbul’a aşık olmak isteyenlerin değil, onu anlamaya çalışanların tepesidir. Bir kahve fincanı eşliğinde manzaraya bakarken, insan farkında olmadan kendi hayatını da bir Haliç gibi düşünmeye başlar; nereden geldiğini, nereye kıvrıldığını ve hangi yükleri sessizce taşıdığını.

Günün hangi saatinde gelinirse gelinsin Pierre Loti Tepesi başka bir yüzünü gösterir; sabahları pusun içinden doğan bir şehir, öğleden sonra ağır bir tarih, akşamüstleri ise hüzünle karışık bir teslimiyet hissi verir. Özellikle gün batımında, gökyüzünün kızıl ve mor tonları Haliç’e düştüğünde, İstanbul bir şehir olmaktan çıkar ve yalnızca bir duygu haline gelir. Pierre Loti Tepesi’ni özel kılan şey, insana bir şey öğretmesi değil, insanı bir süreliğine susturmasıdır; burada cevaplardan çok sorular ağırlaşır, kelimeler azalır, bakışlar derinleşir. İstanbul’u gerçekten hissetmek isteyenler için burası bir seyir noktası değil, şehrin ruhuyla baş başa kalınan bir duraktır.