Ressamın Hikayesi
Bir ressam vardı, yalnız yaşıyordu. Evinde hiç konuşma sesi yoktu, sadece fırça darbelerinin sesleri duyulurdu.
Bir gün, sessizliğine dayanamayıp bir kedi çizdi. Sarı gözlü, şaşkın bir kedi. Ertesi sabah uyanınca, o kedi duvardan inmişti. Ressam şaşırdı ama sevindi. “Demek yalnız değilim artık” dedi. Ve ertesi gün başka bir kedi çizdi; mor tüyleri, mavi gözleriyle gülümseyen bir kedi. O da canlandı. Sonra bir diğeri, bir diğeri daha… Böylece duvar yirmi kediyle doldu. Her biri birbirinden farklıydı:
Biri utangaç, biri bilge, biri sinirli, biri hayalperestti. Kimi gece pencereden yıldızları izlerdi, kimi sabah kahvesinin kokusuna uyanırdı ama hepsi, ressamın duygularından doğmuştu.
Bir sabah, ressam evden çıkarken kediler toplandı. En küçükleri fısıldadı: “Biz onun kalbinin renkleriyiz.” Önce duraksadı sonra yoluna devam etti. O günün akşamında ressam eve dönmedi. Ama kediler bunu zaten biliyordu. Gece duvar bir kez daha ışıldamaya başladı. Her kedi kendi yerine döndü ve renklerine karıştı. Ve böylelikle tablo tamamlanmıştı.
Şimdi o tabloya kim baksa, kedilerden biriyle göz göze gelir. Kimi hüzünlü, kimi komik, kimi meraklı, kimi hırçın… Ama hepsi sanki aynı şeyi söyler gibidir: “Biz hala buradayız, onun renkleriyle, onun sessizliğiyle.”