Nuummite, yalnızca bir doğal taş değil, gezegenin hafızasından kopup gelmiş kadim bir tanık gibidir; yaklaşık 3 milyar yıl yaşında olduğu kabul edilen bu taş, bilinen en eski minerallerden biri olarak, insanın ruhsal arayışlarından çok daha önce var olmuş, dünya henüz bugünkü şeklini almadan önce kendi karanlık ve yoğun enerjisini şekillendirmiştir. Bu taşın en çarpıcı özelliği, parlak yüzeyinin altında gizlenen koyu siyah dokusu ve ışığa tutulduğunda beliren altın, mavi ve yeşil yansımalarıdır; ancak bu parıltı, aldatıcı bir güzellik taşımaz, aksine bakana şunu hissettirir: “Ben süslemek için değil, yüzleştirmek için buradayım.”
Nuummite, spiritüel literatürde sıklıkla kullanılan “yüksek frekans”, “pozitif enerji”, “ışık yükseltme” gibi kavramlarla rahatça yan yana gelemez; çünkü bu taşın frekansı yükseltici değil, derinleştiricidir, insanı hafifletmez, ağırlaştırır, yukarı çekmez, aşağı indirir ve tam da bu nedenle herkes için uygun değildir. Psikolojik ve spiritüel düzlemde Nuummite’in etkisi, bastırılmış korkularla, inkar edilmiş duygularla ve özellikle kişinin kendi gölge yönleriyle temas kurma üzerinden çalışır; bu taşla temas eden birçok kişi, huzurdan önce rahatsızlık, netlikten önce karmaşa ve sakinlikten önce içsel bir sarsıntı yaşadığını ifade eder ki bu durum, Nuummite’in “şifacı” değil, uyandırıcı bir taş olduğunu açıkça gösterir.
Kadim kültürlerde Nuummite’in, koruyucu bir tılsımdan çok bir eşik taşı olarak kullanıldığı düşünülür; yani amacı kişiyi korumak değil, kişinin kendi iç karanlığıyla baş edebilecek güce sahip olup olmadığını sınamaktır ve bu yüzden bu taş, kaçış arayanlar için değil, yüzleşmeyi göze alanlar için anlam taşır. Enerji çalışmaları açısından bakıldığında Nuummite, özellikle kök ve sakral alanla ilişkilendirilir; burada yaptığı şey dengelemek değil, bloke olmuş alanları açığa çıkarmaktır, bu da çoğu zaman kişinin kendini “daha kötü” hissetmesine neden olabilir ama bu kötüleşme, gerçekte uzun süredir bastırılan gerçekliğin yüzeye çıkmasından başka bir şey değildir.
Nuummite’in en az bilinen ama en önemli yönlerinden biri de, spiritüel egoyu beslememesi, hatta zamanla törpülemesidir; bu taş, kişiye “seçilmiş”, “özel” ya da “aydınlanmış” hissettirmez, aksine insana kendi sınırlarını, zaaflarını ve kaçtığı noktaları hatırlatır ve bu yüzden modern spiritüel pazarda sessiz kalır, çünkü satılabilir bir umut değil, zor bir dürüstlük sunar. Bu taşı kullanmak, çoğu zaman bir niyetle değil, bir kararla başlar; çünkü Nuummite, “beni iyileştir” talebine cevap vermez, onun yerine şu soruyu bırakır: “Gerçekten neyle yüzleşmekten kaçıyorsun” Belki de bu yüzden Nuummite, doğal taşlar arasında nadir bulunmasından çok, taşıyabilecek kişi sayısının azlığıyla değerlidir; çünkü herkes ışığı ister ama çok az kişi karanlığı anlamaya cesaret eder. Ve bazı taşlar, şifa vermek için değil, insanı kendine geri döndürmek için vardır.