Küresel Isınma [ 30 Ağustos 2025 ]


Küresel Isınma

Küresel Isınma: Dünya Ateşte Ama Termometre Kırık

Bir zamanlar mevsimler kendi ritminde ilerlerdi. Kışın kar yağardı, yazın deniz serin olurdu, yağmurun kokusu çocukluğumuzu hatırlatırdı. Şimdi takvimle mevsimler arasında bir uyumsuzluk var; sanki doğa kendi dilini unutmuş gibi. Kış erken bitiyor, yaz fazla uzuyor, yağmur ya hiç yağmıyor ya da durmadan yağıyor. Belki de sorun mevsimlerde değil, bizde. Küresel ısınma artık bir tahmin değil, yaşadığımız bir gerçek. Ama çoğu zaman bu gerçeği fark etmek istemiyoruz. “Bu sene biraz fazla sıcak oldu” deyip geçiyoruz. Oysa bu sıcaklıklar, dünyanın bize attığı sessiz çığlıklardır. Toprağın nefesi değişti, rüzgarın yönü kaydı, denizler her yıl biraz daha yükseliyor. Doğa bağırıyor, sadece biz duymuyoruz.

Buzullar erirken kutup ayıları yeni yaşam alanı arıyor, deniz kaplumbağaları yönünü şaşırıyor, orman yangınları ise sadece ağaçları değil, ekosistemleri de yutuyor. Ama biz hala klimalarımızı biraz daha açıyor, sokağa çıkarken “bugün ne giysem” diye düşünüyoruz. Sanki doğa hep sabırlı kalacakmış gibi davranıyoruz. Gerçekte, doğa bize küsmedi, sadece yoruldu. Yine de her sabah güneşi doğuruyor, her akşam rüzgarı serinletiyor. Bizi affetmeye hazır, yeter ki biz de onu anlamaya başlayalım.

Küresel ısınma, sadece sıcaklık meselesi değil. Bu, suyun azalması, toprağın yorulması, havanın kirlenmesi demek. Gıdanın, sağlığın, hatta ruh halimizin değişmesi demek. Artık iklim değil, hayat değişiyor. Doğa, bize “bana değil, kendine dikkat et” diyor sanki. Büyük sözlere gerek yok. Dünyayı kurtarmak bazen sadece bir çöpü geri dönüştürmekle, bir ağacı sulamakla veya gereksiz bir ışığı kapatmakla başlar. Küçük adımların büyük anlamları vardır çünkü doğa, gürültüyü değil, eylemi dinler. Biz bu gezegenin sahipleri değiliz. Sadece misafiriyiz. Ev sahibine saygı duymanın zamanı çoktan geldi. Çünkü doğa, bizden intikam almıyor; sadece kendi dengesini geri istiyor. Belki de hala şansı var eğer onu duymayı seçersek.

Dünya Isınmıyor. Biz Tükeniyoruz.

Bir sabah uyanıp pencereden dışarı baktığında gökyüzünün renginin eskisi gibi olmadığını fark ettin mi hiç. Artık o masmavi ton yok, biraz solgun, biraz yorgun. Sanki nefes alırken bile yoruldum diyor gibi, aslında haklı da,  çünkü biz, onu yavaş yavaş boğuyoruz ve farkında bile değiliz.

Küresel ısınma, yıllardır haberlerde duyduğumuz, sosyal medyada gördüğümüz bir kavram olmaktan çıktı, artık hayatımızın tam ortasında yer alıyor. Her nefeste, her yağmurda, her güneş ışığında. Bir zamanlar baharı koklayan toprak şimdi kuraklıktan çatlıyor. Eskiden çocukların kartopu oynadığı dağlar artık çıplak. Buzullar sessizce eriyor, ormanlar birer birer yanıyor, hayvanlar göç ediyor. Ama biz hala telefon ekranlarımızda kaydırıyoruz. Bir beğeni daha, bir paylaşım daha. Sanki sanal ilgimiz, gerçek dünyayı iyileştirecekmiş gibi davranıyoruz.

Gerçek şu: Dünya bizden yardım istemiyor. Sadece durmamızı istiyor. Biraz nefes, biraz sessizlik, biraz farkındalık istiyor. Ama biz hala hızla tüketiyoruz. Daha çok üret, daha çok sat, daha çok kazan. Ve sonunda daha çok yok et.

Küresel ısınma sadece sıcaklık değil, bu, insanlığın kendi elleriyle kendi sonunu yazdığı bir hikaye artık. Kutuplarda eriyen buzlar, aslında bizim vicdanımızın eriyişi, yanmakta olan ormanlar, kendi nefesimizi yakışımız ve yağmur ormanlarında yok olan her canlı, aslında insanlığın ruhundan silinen bir parça.

Ama hala umut var. Çünkü farkında olan her insan, bir damla su gibidir. Küçük görünür ama bir araya geldiklerinde selleri başlatır. Bir ampulü kapatmak, bir ağacı dikmek, bir plastik poşeti reddetmek. Hepsi küçük bir fark gibi görünür ama geleceği değiştirir. Dünya’nın bizden beklediği kahramanlık değil; sadece düşünmemiz,  hissetmemiz ve fark etmemiz. Çünkü küresel ısınma bir doğa olayı değil, bir insan hikayesidir. Ve biz bu hikayenin sonunu hala değiştirebiliriz. Ama zaman daralıyor. Dünya sessizce bizden uzaklaşıyor, biz ise hala yarın bakarız diyoruz. Belki bir gün uyanacağız ama o sabah artık ne kuş sesi olacak, ne sabah serinliği, ne de gerçek bir gökyüzü. Küresel ısınma sadece gezegenin sıcaklığını değil, insanlığın vicdanını da eritiyor ve eğer bugün farkına varmazsak, yarın hiçbir şey fark etmeyecek.