Kayıp Nefeslerin Tepesi [ 17 Aralık 2025 ]


Kayıp Nefeslerin Tepesi

Gül Baba Türbesi

İstanbul’da bazı yerler vardır; kalabalığın tam ortasında durur ama ses çıkarmaz, tabelaya ihtiyaç duymaz, kendini yalnızca sezene açar. Gül Baba Türbesi, Beşiktaş’ın gündelik telaşı ile Boğaz’ın rüzgarı arasında sıkışmış gibi görünse de aslında zamanın dışında bir eşikte durur. Buraya çıkan yol, yalnızca fiziksel bir yokuş değildir; şehirden yukarı çıktıkça gürültü azalır, düşünceler yavaşlar, nefes başka bir ritme girer. Gül Baba, Osmanlı tasavvuf geleneğinde yalnızca bir derviş ya da bir veli olarak değil, “gizli yol göstericilerden biri” olarak anılır. Rivayetler onun fetih sırasında İstanbul’a gelen erenlerden biri olduğunu söyler; ancak asıl fetih, toprağın değil, kalbin fethidir. Bu yüzden türbesi, askeri zaferlerin değil, içsel teslimiyetin sessiz hatırasını taşır.

Türbenin bulunduğu tepe, eski kaynaklarda “rüzgarın durduğu an” olarak betimlenir. Boğaz’dan gelen hava burada yön değiştirir, bazen ansızın kesilir. Halk arasında bu durgunluk, “kayıp nefesler” ile ilişkilendirilir. Yani yarım kalmış dualar, söylenememiş sözler, içte tutulmuş pişmanlıklar… Gül Baba Tepesi’nin bu nefesleri içine aldığı, onları taşıyanları hafiflettiği söylenir. Osmanlı döneminde burası yalnızca bir ziyaret noktası değil, susarak bulunulan bir mekandı. Dervişler yüksek sesle dua etmez, dilek fısıldamazdı; niyet kalpte tutulur, türbenin çevresinde birkaç tur atılır, sonra sessizce ayrı'nılırdı. Çünkü inanışa göre Gül Baba, kelimelerle değil, niyetle konuşanlardandı.

Türbenin çevresindeki ağaçların konumu bile dikkat çekicidir. Düz bir hizada dizilmezler; sanki bilinçli bir düzensizlikle yerleştirilmiş gibidirler. Bazı tasavvuf yorumcuları bunu, “hakikatin doğrusal değil, dairesel ilerleyişine” bağlar. Buraya gelenlerin çoğu, nedenini bilmeden bir süre durmak ister, acele etmez, telefonuna bakmaz; İstanbul’da nadir görülen bir hal. Gece saatlerinde tepeye çıkanlar, özellikle rüzgarsız havalarda, ortamın alışılmadık derecede sessiz olduğunu söyler. Kuş sesleri azalır, şehir uğultusu aşağıda kalır. Bu sessizlik korkutucu değil; aksine, insanın iç sesini yükselten bir boşluk gibidir. Belki de bu yüzden Gül Baba, halk arasında “yük bırakılan yer” olarak anılır. Gül Baba Türbesi’nin asıl sırrı, kimseye bir şey vaat etmemesidir. Ne zenginlik, ne aşk, ne de mucize… Sadece şunu fısıldar: “Buraya geldiysen, zaten ihtiyacın olan şey sende başlamıştır.”