Boş Otobüste Ayakta Gitmek [ 27 Aralık 2025 ]


Boş Otobüste Ayakta Gitmek

Boş bir otobüste ayakta gitmek, ilk bakışta anlamsız bir tercih gibi görünür; koltuklar oradadır, kimse engel değildir, imkan verilmiştir ama insan yine de ayakta kalmayı seçer ve bu tercih, konforla değil, iradeyle ilgilidir. Kalabalıkken yer bulmak için verilen mücadele, aslında oturma arzusundan çok, mahrum kalmama çabasıdır; çünkü insan çoğu zaman istediği şey için değil, elinden alınmasın diye çabalar.

Psikolojik olarak burada devreye giren şey; kazanılmış yoksunluk hissidir. Yer yokken arzu yükselir, çünkü erişilemeyen şey daha değerlidir ve bu yüzden dolu bir otobüste boşalan bir koltuk, yalnızca bir oturma alanı değil, küçük bir zafer gibi algılanır. Oysa otobüs boşaldığında aynı koltuklar anlamını kaybeder; artık bir ödül değildir, bir dayatma gibi bile hissedilebilir ve insan bu noktada konforu değil, kontrolü seçer.

Ayakta durmak, “yapabiliyorum” demektir; oturmak ise “yapmam bekleniyor” hissini çağrıştırır. Boş otobüste ayakta kalmak, insanın kendi bedenine ve kararına sahip çıktığı sessiz bir itirazdır. Kimsenin zorlamadığı bir anda bile kendi seçimini yapmak, özgürlüğün en saf hâllerinden biridir. Bu yüzden fırsat varken oturmamak bir çelişki değil, bilakis bilinçli bir duruştur.

Bu durum aynı zamanda geçmişteki çabanın da izini taşır, insan yer bulmak için defalarca ayakta kalmış, yorulmuş, sıkışmışken şimdi bedeni değil zihni dinler ve “istersem yaparım” demenin hafifliğini yaşar. Boş otobüste ayakta gitmek, dışarıdan bakıldığında anlamsız, içeriden bakıldığında ise çok nettir; bu kez koltuk değil, irade kazanmıştır.