Blavatsky’nin ezoterizm ile okültizm ayrımı, onun düşünce dünyasında çoğu zaman tek bir başlık altında yanlış biçimde toplanan bu iki alanı bilinçli olarak birbirinden ayırma çabasının ürünüdür ve bu ayrım, yüzeysel bir terminoloji farkından çok, bilginin hangi niyetle, hangi olgunluk düzeyinde ve hangi bilinç amacıyla kullanıldığı sorusuna dayanır.
Ezoterizm: Bilincin içten içe olgunlaşması
Blavatsky’ye göre ezoterizm, dışarıdan öğrenilen bir bilgi sistemi değil, insanın kendi iç evrimini adım adım fark etmesiyle açılan, zorla talep edilemeyen ve gösteriyle aktarılamayan bir bilinç yoludur; burada bilgi, güç elde etmek için değil, hakikati taşıyabilecek bir zihni inşa etmek için vardır ve bu nedenle ezoterik öğretiler her zaman simgesel bir dil, çok katmanlı anlatım ve sabırla çözülmeyi bekleyen işaretler aracılığıyla aktarılır. Ezoterik bilginin temel özelliği, kişiyi üstün kılmaması, tam tersine onu daha sorumlu hale getirmesidir; çünkü Blavatsky’ye göre gerçekten bilen biri, başkaları üzerinde güç kurmaya çalışmaz, zira bilincin genişlemesi, egoyu büyütmek yerine onu aşındırır ve insanı, evrensel düzen içindeki küçük ama bilinçli bir nokta olduğunu idrak etmeye zorlar.
Okültizm: Güç bilgisiyle sınanmak
Okültizm ise Blavatsky için başlı başına kötü ya da dışlanması gereken bir alan değildir; ancak o, okült bilginin son derece tehlikeli bir eşik olduğunu açıkça vurgular, çünkü burada bilgi, doğrudan etki yaratma, enerjiyle çalışma ve görünmeyeni yönlendirme potansiyeli taşır ve bu potansiyel, yeterli etik ve içsel olgunluk olmadan kullanıldığında, insanın kendi gölgesi tarafından yutulmasına yol açabilir. Blavatsky, ezoterik gelişimi tamamlamamış bir bireyin okült pratiklere yönelmesini, elinde pusula olmadan fırtınalı bir okyanusa açılmak gibi görür; çünkü bilincin ahlaki ve sezgisel temeli inşa edilmeden elde edilen güç, kişiyi aydınlatmak yerine parçalayabilir ve bu yüzden birçok metninde, okült yetenek arayışını ruhsal gelişimin önüne koyanları sert biçimde eleştirir.
Blavatsky’nin ayrımındaki kilit nokta, bilginin türünden çok, onu taşıyan niyettir; ezoterizm, insanı bütüne yaklaştırırken indicar, okültizm insanı merkeze alır ve “ne yapabilirim?” sorusu üzerinden ilerler, bu nedenle ezoterizmde sessizlik, kendini gözlemleme ve uzun iç disiplin süreçleri varken, okültizmde sonuç odaklılık, fenomen ve güç deneyimi öne çıkma eğilimindedir. Bu yüzden Blavatsky, Teozofi öğretisinde ezoterizmi temel zemin, okültizmi ise ancak bu zemin sağlamlaştıktan sonra temas edilebilecek ileri ve riskli bir katman olarak konumlandırır ve çoğu takipçisinin sandığının aksine, okült yeteneklerin peşinde koşmayı ruhsal başarının göstergesi olarak asla kabul etmez.
Modern dünyaya bıraktığı uyarı
Blavatsky’nin bu ayrımı, günümüz spiritüel dünyasına da sessiz bir uyarı bırakır; sembollerle, ritüellerle ve enerji kavramlarıyla hızlı sonuçlar arayan modern insan, ezoterizmin talep ettiği içsel dönüşüm sürecini atladığında, ruhsal değil, yalnızca psikolojik ve egosal bir deneyim yaşar ve bunu aydınlanma sanabilir. Blavatsky için gerçek gelişim, görünmeyeni kontrol etmek değil, görünenin ardındaki anlamı idrak edebilecek bir bilinci inşa etmekle başlar; okültizm “ne yapabilirim?” sorusunu sorarken, ezoterizm çok daha zor ve sarsıcı bir soruyla insanı yüzleştirir: “Ben kimim ve bu bilgiyi taşımaya gerçekten hazır mıyım?”