Akraba İlişkisi Zorunlu Mu? [ 27 Aralık 2025 ]


Akraba İlişkisi Zorunlu Mu?

Aile bağları çoğu zaman sevgiyle değil, alışkanlıkla ayakta durur; insan içine doğduğu ilişkileri seçmez, isimleri, rolleri, beklentileri hazır bulur ve daha kendini tanımadan kardeş, hala enişte, yeğen gibi etiketlerin içine yerleştirilir, bu yüzden akrabalık çoğu zaman gönüllü bir yakınlıktan çok, kaçınılmaz bir temas halidir.

Toplum aileyi kutsal bir alan gibi anlatır ama bu kutsallık çoğu zaman sorgulamayı yasaklayan bir perdeye dönüşür; kırgınlıklar halının altına süpürülür, sınırlar ayıp sayılır, mesafe nankörlükle karıştırılır ve insan, sırf kan bağı var diye kendini inciten ilişkileri taşımak zorundaymış gibi hissettirilen bir suçlulukla büyür. Oysa her bağ sıcak değildir, her yakınlık güvenli değildir ve aynı sofraya oturmak, aynı dili konuşmak ya da aynı geçmişi paylaşmak, her zaman aynı dünyada yaşamak anlamına gelmez.

Akrabalık bazen en çok da bu yüzden yorucudur; çünkü kopmak zordur ama kalmak da ağırdır, insan ne tamamen gidebilir ne de olduğu yerde rahatça durabilir ve bu arada kendi sınırlarını savunmaya çalışırken sürekli “aile böyle bir şey” cümlesiyle susturulur. Sevgi varsa bağ güçlendirir, evet; ama sevgi yoksa bağ sadece bir zorunluluğa dönüşür ve zorunlu ilişkiler, zamanla insanın içinden sessizce eksilmesine neden olur.

Belki de mesele aileyi reddetmek ya da kutsamak değildir; mesele, her ilişkinin sınanabilir, konuşulabilir ve gerektiğinde mesafe koyulabilir olduğunu kabul edebilmektir, çünkü gerçek bağ, zorunluluktan değil, kalmayı seçmekten doğar ve insan bazen en sağlıklı yakınlığı, kan bağı olmayan ama ruhuna temas eden insanlarla kurar.