Aftersun (2022, Charlotte Wells) Duygusal Drama
Sophie, 11 yaşındadır ve 1990’ların sonlarında tatil için babası Calum’la Türkiye’ye gider. Güneş, otel, havuz, kameralara gülümseyen kareler… Ama arka planda bir şeyler sessizce eksikliğini hissettirir. Yıllar sonra artık yetişkin olan Sophie, o tatilin videolarını izler, anıların arasından babasıyla gerçekten kim olduklarını anlamaya çalışır. Yani film aslında bir tatil hikayesi değil aksine bir bellek ve özlem filmidir. Bir baba-kız hikayesi gibi görünür ama aynı zamanda “insan sevdiğini ne kadar görebilir?” sorusunu sorar.
Calum, kızını çok sever ama kendi içsel depresyonuyla boğuşur. Film, babalığı bir kahramanlık değil, insani kırılganlık olarak gösterir. Geçmişi hatırlamak, yeniden yaşamak değildir, yeniden yaratmaktır. Sophie’nin yetişkin bakışı, o tatili tamamen farklı bir ışıkta görür. Filmde hiçbir karakter yanlış yapmaz, ama birbirlerini tam göremezler. Bazen en sevdiğimiz kişi, en gizemli olandır.
Filmin sonunda, Sophie geçmişle yüzleşir; anılar, rüya ve kayıtlar iç içe geçer. Son sahnede, Calum’un karanlık bir kapıdan çıkışı sadece fiziksel bir ayrılık değil, bir çocuğun gözünde baba figürünün bilinmezliğe karıştığı metaforik bir andır. Yani Aftersun aslında “babam kimdi?” değil, “onu gerçekten gördüm mü?” sorusunu bırakır. Aftersun, insan hafızasının ne kadar nazik ve seçici olduğunu hatırlatır. İzleyicinin ağlatmadan içini sızlatır, çünkü hepimiz bir gün “keşke o an biraz daha uzun sürseydi” demişizdir.